|
Mektubat / Sayfa 52 |
|
Onbeşinci Mektup |
Onbeşinci Mektub بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ Aziz kardeşim! Senin birinci sualin ki: Sahabeler nazar-ı velayetle müfsidleri neden keşfedemediler? Tâ Hulefa-yı Raşidîn’in üçünün şehadetini netice verdi. Halbuki küçük Sahabelere, büyük velilerden daha büyük deniliyor? Elcevap: Bunda iki makam var. BİRİNCİ MAKAM: Dakik bir sırr-ı velayetin beyanıyla sual halledilir. Şöyle ki: Sahabelerin velayeti, velayet-i kübra denilen, veraset-i nübüvvetten gelen, berzah tarîkına uğramayarak, doğrudan doğruya zâhirden hakikata geçip, akrebiyet-i İlâhiyenin inkişafına bakan bir velayettir ki, o velayet yolu, gayet kısa olduğu halde gayet yüksektir. Hârikaları az, fakat meziyyatı çoktur. Keşif ve kerâmet orada az görünür. Hem evliyanın kerâmetleri ise, ekserîsi ihtiyarî değil. Ummadığı yerden, ikrâm-ı İlahî olarak bir hârika ondan zuhur eder. Bu keşif ve kerâmetlerin ekserisi de, seyr ü sülûk zamanında, tarîkat berzahından geçtikleri vakit, âdi beşeriyetten bir derece tecerrüd ettiklerinden, hilaf-ı âdet hâlâta |
Risaleinurkulliyati.com bir HARUN YAHYA sitesidir. | Yazar Hakkında | Bize Ulaşın | Diğer Siteler |