LEM’ALAR – 5. 6. Lem’alar (59)

59

Beşinci Lem’a [parıltı]

حَسْبُنَا اللهُ وَنِعْمَ الْوَكِيلُ 1 âyetinin gayet mühim bir hakikatini on beş mertebe ile beyan edecek bir risale olacaktı. Fakat hakikat ve ilimden ziyade, zikir ve tefekkürle münasebettar [alâkalı, ilgili] olduğundan, şimdilik tehir edildi. Çendan [gerçi] On Birinci Lem’a [parıltı] olan “Mirkatü’s-Sünnet [sünnetin merdiveni, derecesi, basamağı] ve Tiryaku Marazi’l-Bid’a[İslâmiyetin aslında olmayıp, sonradan dine sokulan, Kur’ân ve sünnete muhalif mânevî hastalıkların ilâcı] namındaki gayet mühim bir risale, Beşinci Lem’a [parıltı] namıyla, bidâyeten [başlangıç] yazılmıştı. Fakat o risale, on bir nükte-i mühimmeye [önemli ince nokta, derin mânâ] inkısam [bölünme, kısımlara ayrılma] ettiğinden, On Birinci Lem’aya [parıltı] girdi, Beşinci Lem’a [parıltı] açıkta kaldı.

ba

Altıncı Lem’a [parıltı]

لاَحَوْلَ وَلاَ قُوَّةَ اِلاَّ بِاللهِ الْعَلِىِّ الْعَظِيمِ 2 cümlesinin ifade ettiği çok âyâtın3 mühim hakikatini yine on beş, yirmi mertebe-i fikriye [fikir ve düşünce derecesi] ile beyan edecek bir risale olacaktı. Bu Lem’a [parıltı] da, Beşinci Lem’a [parıltı] gibi, nefsimde hissettiğim ve harekât-ı ruhiyemde [mânevî âlemlerde ruh ile yapılan faaliyetler] zikir ve tefekkürle müşahede ettiğim mertebeler olduğundan, ilim ve hakikatten ziyade zevk ve hale medar [kaynak, dayanak] olmak cihetiyle, hakikat lem’aları [parıltı] içinde değil, belki âhirlerinde yazılması münasip görüldü.